Dağ Hastalığı

Dağ Hastalığı
Bahar geldi. Dağlar ve yaylalar, temiz havaları, sessizlikleri ve doğal güzellikleri ile insanları adeta bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Yaşlısı, genci, çocuğu her yaştan insan, gezmek, dinlenmek, dağ sporu yapmak, trekking, kayak… için adeta dağlara koşuyor.

Çıkılan yüksekliğin seviyesine, çıkış hızına ve o yükseklikte kalma süresine göre çeşitli dağ hastalıkları oluşur. İnsanların bu hastalıklara olan yatkınlıkları çok farklıdır ve kimlerin daha fazla risk altında olduğunu gösterecek bir test de yoktur. Bazı araştırmalar, bu yatkınlığın genetik olduğu ve kişinin fiziksel özellikleri ya da antrenman durumu ile ilgili olmadığını ortaya koymuştur. Geçmişlerinde yükseklikle ilgili bir hastalık olanlarda risk daha fazladır.

Dağ hastalıklarının en hafifi dağ tutması’dır. Ağır durumlarda ölümlere de neden olabilen akciğer ödemi gelişebilmektedir.

DAĞ HASTALIĞI
Dağ hastalığı, halk arasında ‘dağ tutması’ veya ‘dağ sarhoşluğu’ isimleriyle bilinir. 1200 metrenin üzerindeki irtifalarda bile görülmesi mümkündür, ama asıl hızlı olarak 2500 metrenin üzerine çıkışlarda rastlanan bir durumdur. Belirtiler, çıkıştan 6-12 saat sonra ortaya çıkar.

Genellikle, yükseklere çıkan insanlar kendilerini oldukça iyi ve dinç hissederler. Saatler sonra bir durgunluk ve keyifsizlik başlar. Gece çoğu zaman huzursuz ve uykusuz geçer. Sabah şiddetli bir baş ağrısı ortaya çıkar. Bu daha çok alın bölgesinde yerleşmiş inatçı nitelikte bir ağrıdır. Bunlardan başka, iştahsızlık, baş dönmesi, göğüste sıkıntı hissi, bulantı, idrarda azalma gibi belirtilere de rastlanır. Kalp atışları hızlıdır, fakat kan basıncında önemli bir değişiklik olmaz. Belirtiler birkaç gün içinde yavaş yavaş düzelir.

Hastalığın tedavisinde erken tanı çok önemlidir. Hafif belirti gösterenler 300 metre, daha ağır belirti gösterenler ise 1000 metre aşağıya indirilmekle düzelirler. Varsa, oksijen tedavisi de belirtilerin gerilemesinde çok etkili olur. Aspirin, hem baş ağrısı ve hem de uykusuzluk için yararlıdır. Buna karşılık, sinir sistemini yatıştırıcı, uyku ilaçları kesinlikle sakıncalıdır. Özel durumlarda idrar söktüren ilaçlar kullanılabilir.

Akut dağ hastalığının önlenmesinde, yükseğe çıkışın tedrici olması ve karbonhidratlardan zengin diyetin önemi çoktur.

ÖNLEMLER
Yüksek irtifalara çıkan kişilerde aşağıdaki belirtiler görülüyorsa, en azından tırmanışa belirli bir süre ara verilmesi ve mümkünse hastanın bir doktor tarafından muayenesi, telafisi zor tabloların ortaya çıkmasının önlenmesi bakımından çok önemlidir.

• Baş ağrısı
• Nefes darlığı
• Soluk lama vermenin hızlanması
• İştahsızlık
• Bulantı
• Dengesiz yürüme
• Yürüyüşlerde anormal halsizlik
• Antisosyal davranışlar
• Kekeleme

Bu belirtileri gösterenler asla uyumamalıdırlar ve şikâyetleri tamamen geçmeden, asla daha yükseklere çıkmamalıdırlar.

Özellikle, hipertansiyon, damar sertliği gibi kalp hastalığı olanlar ile astım, kronik bronşit ve amfizem gibi akciğer hastalığı olanların, böbrek ve şeker hastalarının ve yaşlıların daha dikkatli olmaları ve böyle bir dağ seyahatinden önce doktorlarına danışmaları ve muayene olmaları gerekir.

Araştırmalara göre, dağ hastalıklarına bağlı ölümler gruplar halinde dağa çıkanlarda daha sık görülmektedir, çünkü insanlar bazı belirtiler hissetseler bile, bunları başkalarını rahatsız etmemek için saklarlar. Ayrıca da grubun belirli yolculuk planı vardır ve bunun aksaması pek arzu edilmez.

Yükseklik hastalıkları çocuklarda da görülebilir. Belirtiler, çocuklarda daha farklı olabilir.

Gebe hanımların bebeklerini bu hastalıklardan zarar görmesi doğaldır. Bu nedenle, hamile hanımların yüksek irtifalara çıkmaları doğru değildir.

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi