Tam Gün Yasa Tasarısı

MADDE 1.- 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü, dördüncü ve yedinci
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık
kurum ve kuruluşlarında görevli olan memurlar ile sözleşmeli personele ek ödeme yapılabilir.
Sağlık kurum ve kuruluşlarında Bakanlıkça belirlenen hizmet sunum şartları ve kriterleri de
dikkate alınmak suretiyle, bu ödemenin oranı ile esas ve usulleri; personelin unvanı, görevi,
çalışma şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı ile muayene, ameliyat, anestezi,
girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar esas alınarak
Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
Yukarıdaki fıkrada yer alan hükme göre personelin katkısıyla elde edilen döner
sermaye gelirlerinden personele bir ayda yapılacak ek ödemenin tutarı, ilgili personelin bir
ayda alacağı aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme ve her türlü tazminat (makam, temsil ve
görev tazminatı hariç) toplamının; pratisyen tabip ve diş tabiplerine yüzde 500’ünü, uzman
tabip, Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde belirtilen dallarda bu Tüzük hükümlerine göre uzman
olanlar ve uzman diş tabiplerine yüzde 700’ünü, klinik şef ve şef yardımcıları ile profesör ve
doçentlere yüzde 800’ünü, idari sağlık müdür yardımcısı, hastane müdürü ile eczacılara yüzde
250’sini ve başhemşirelere yüzde 200’ünü, diğer personele ise yüzde 150’sini geçemez. İşin
ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım, doğumhane, yeni doğan, süt çocuğu,
yanık, diyaliz, ameliyathane, kemik iliği nakil ünitesi ve acil servis gibi özellikli hizmetlerde
çalışan personel için yüzde 150 oranı, yüzde 200 olarak uygulanır. Bu fıkrada belirlenen
tutarların tamamını hak eden personele, nöbet hizmetleri hariç olmak üzere mesai saatleri
dışında çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak bu fıkradaki oranların yüzde 50’sini
geçmeyecek şekilde ayrıca ek ödeme yapılabilir. Sözleşmeli olarak istihdam edilen personele
yapılacak ek ödemenin tutarı ise, aynı birimde aynı unvanlı kadroda çalışan ve hizmet yılı
aynı olan emsali personel esas alınarak belirlenir ve bunlara yapılacak ek ödeme, hiçbir
şekilde emsaline yapılabilecek ek ödeme üst sınırını geçemez.
04/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 38 inci maddesine göre
Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatı ve bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görevlendirilenler,
aynı maddede belirtilen ilave ödemelerden yararlanmamak kaydıyla, Bakanlık merkez veya
bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yaptıkları unvan için belirlenen ek ödemeden
faydalandırılır. Sağlık kurum ve kuruluşlarında ihtiyaç duyulması halinde, ilgilinin ve
kurumlarının muvafakatiyle üniversite veya diğer kamu kurum ve kuruluşları sağlık
hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı personel kısmî zamanlı olarak veya belirli
vakalar ve işler için de görevlendirilebilirler. Bu şekilde görevlendirilenlere yaptıkları iş
karşılığı üçüncü ve dördüncü fıkra esasları çerçevesinde döner sermayeden ödeme yapılır.”
MADDE 2- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı
maddesinin (a) fıkrasının (2) numaralı bendine aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
“d) Kısmî statüde görev yapmakta olan 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin (III)
numaralı bendindeki sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında (hayvan sağlığı
~ 2 ~
hariç) sayılan mesleklere mensup profesör ve doçentler, özel mevzuatıyla belirlenen görevler
ile araştırma-geliştirme faaliyetleri, seminer, konferans gibi faaliyetler ve telif hakları hariç
olmak üzere, kamu kurumları dışında gelir getirici olarak veya bir bedel karşılığında
mesleklerini icra edemezler.”
MADDE 3- 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (a) fıkrasının dördüncü paragrafı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Her eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili öğretim
elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gayrisafi hasılatının en az yüzde 35’i o
kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır. Kalan kısmı ise
üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu
üniversitenin bilimsel araştırma projeleri ile döner sermaye gelirinin elde edildiği fakülte,
enstitü, yüksek okul, konservatuar, uygulama ve araştırma merkezlerinde görevli öğretim
elemanları, sözleşmeli personel ile aynı birimlerde görevli 14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tabi memurlara (döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner
sermaye saymanlık personeli dahil) katkıları da dikkate alınmak suretiyle ek ödeme yapılmak
üzere paylaştırılır. Tıp fakülteleri için bu ödemenin oranı ile esas ve usulleri; kuruluşların
ilgili mevzuatlarında belirlenen hizmet sunum şartları ve kriterleri de dikkate alınmak
suretiyle, personelin unvanı, görevi, çalışma şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı ile
muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma
gibi unsurlar esas alınarak Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Yükseköğretim
kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye
gelirlerinden bir ayda yapılacak ek ödemenin tutarı, ilgili personelin bir ayda alacağı aylık (ek
gösterge dahil), yan ödeme, ödenek (geliştirme ödeneği hariç) ve her türlü tazminat (makam,
temsil ve görev tazminatı hariç) toplamının; Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine
Yükseköğretim Kurulunca kabul edilen ilgili birimlerde çalışan profesör ve doçent unvanlı
öğretim üyelerine yüzde 800 ünü, yardımcı doçent, uzman tabip, Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde
belirtilen dallarda bu Tüzük hükümlerine göre uzman olanlar ve uzman diş tabiplerine yüzde
700’ünü, araştırma görevlileri, pratisyen tabip, ve diş tabiplerine yüzde 500’ünü, hastane
başmüdürü ile eczacılara yüzde 250’sini, başhemşire veya hemşirelik hizmetleri müdürü ile
hastanedeki diğer müdürlere yüzde 200’ünü, diğer personele ise yüzde 150’sini geçemez. İşin
ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım, doğumhane, yeni doğan, süt çocuğu,
yanık, diyaliz, ameliyathane, kemik iliği nakil ünitesi ve acil servis gibi özellikli hizmetlerde
çalışan personel için yüzde 150 oranı, yüzde 200 olarak uygulanabilir. Bu maddede belirlenen
tutarların tamamını hak eden personele, nöbet hizmetleri hariç mesai saatleri dışındaki
çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak bu maddedeki oranların yüzde 50’sini
geçmeyecek şekilde ayrıca ek ödeme yapılabilir. Sözleşmeli olarak istihdam edilen personele
yapılacak ek ödemenin tutarı ise, aynı birimde aynı unvanlı kadroda çalışan ve hizmet yılı
aynı olan emsali personel esas alınarak belirlenir ve bunlara yapılacak ek ödeme, hiçbir
şekilde emsaline yapılabilecek ek ödeme üst sınırını geçemez. Rektör ve rektör yardımcıları
ile bu kapsamdaki gelirin elde edildiği fakültelerin dekan ve dekan yardımcılarına, doğrudan
gelir getirici katkılarına bakılmaksızın bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde ek ödeme
yapılabilir. Tıp fakültelerinde ihtiyaç duyulması halinde; ilgilinin ve kurumunun muvafakati
ve dekan onayı ile kamu kurumlarında görevli sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri
sınıfı personel kısmi zamanlı olarak veya belirli vakalar ve işler için görevlendirilebilir. Bu
şekilde görevlendirilenlere yaptıkları iş karşılığı bu madde esasları çerçevesinde döner
sermayeden ödeme yapılır. Öğretim üyelerinin sundukları sağlık hizmetleri için kişilerden
ayrıca ücret farkı tahsil edilemez.”
~ 3 ~
MADDE 4.- 26/07/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununun Ek 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Türk Silahlı Kuvvetleri emrinde görev yapan tabip, diş tabibi ve uzman tabipler
çalışma saatleri dışında meslek ve sanatlarını serbest olarak icra edebilirler.”
MADDE 5- 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
« Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde tıp mesleğini icra edebilmek için Türkiye’deki tıp
fakültelerinden veya yetkili kurumca ilgili mevzuatına göre denkliği onaylanan yabancı tıp
fakültelerinden diploma sahibi olmak ve diplomalarının Sağlık Bakanlığınca tescil edilmiş
olması şarttır. »
MADDE 6.- 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tabipler birden fazla yerde muayenehane açarak mesleğini icra edemez.
Tabipler aşağıdaki bentlerde belirtilen sağlık kurum ve kuruluşlarından yalnız birinde
mesleklerini icra edebilir. Her bir bent kapsamındaki birden fazla sağlık kurum ve
kuruluşunda çalışma ile işyeri hekimliğine ilişkin esaslar Sağlık Bakanlığınca belirlenir.
a) Kamu kurum ve kuruluşları,
b) Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmeli çalışan özel sağlık kurum ve kuruluşları,
c) Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve
kuruluşları ile serbest meslek icrası.”
MADDE 7.- 14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 99 uncu
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Ancak, iyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile
bu iş veya işlemlerde çalışan personel için haftalık 40 saatlik sürede, Sağlık Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikte belirlenen radyasyon dozu limitleri de ayrıca dikkate alınır ve bu
çalışma süresi içinde doz limitlerinin aşılmaması için alınması gereken tedbirler ile aşıldığı
takdirde izinle geçirilecek süreler ve alınacak diğer tedbirler yönetmelikte gösterilir.”
MADDE 8.- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Ek 33 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Sağlık kurum ve kuruluşlarında haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya
branş nöbeti tutarak, bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen
personele her bir izin suretiyle karşılanamayan nöbet saati için (nöbet süresi kesintisiz 4
saatten az olmamak üzere), aşağıda gösterilen gösterge rakamlarının aylık katsayısı ile
çarpılması sonucu bulunacak tutarda nöbet ücreti ödenir. Bu ücret damga vergisi hariç
herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
~ 4 ~
Gösterge
a) Klinik Şefi, Şef Yardımcısı, Başasistan, Uzman Tabip 120
b) Tabip, Tababet Uzmanlık Tüzüğünde belirtilen dallarda, bu tüzük
hükümlerine göre uzmanlık belgesi alanlarla, aynı dallarda uzmanlık unvanı
doktora aşaması ile kazanmış olanlar
110
c) Diş Tabibi 100
d) Mesleki yüksek öğrenim görmüş personel 80
e) Lise dengi mesleki öğrenim görmüş personeli 60
f) Diğer personel 40
Bu madde hükmü, üniversitelerin yataklı tedavi kurumlarında çalışan ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 50 inci maddesinin (e) bendi kapsamında bulunanlar hakkında da
uygulanır.
İcap nöbeti tutan ve bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade
edilmeyen personele, her bir izin suretiyle karşılanamayan icap nöbeti saati için (her bir icap
nöbeti süresi kesintisiz 12 saatten az olmamak üzere), yukarıda nöbet ücreti için belirlenen
ücretin yüzde 50’si tutarında icap nöbet ücreti ödenir. Bu şekilde ücretlendirilebilecek icap
nöbeti toplam süresi, aylık yüzyirmi saati geçemez.
Bu madde uyarınca yapılacak ödemeler, kurumların döner sermaye bütçesinden
karşılanır.”
MADDE 9.- 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci
maddesinin (C) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan “7.000'den daha düşük
göstergeler üzerinden makam veya yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolara atanmış
olanlara” ibaresinden sonra gelmek üzere “ ve Tababet Uzmanlık Tüzüğünde belirtilen dallarda bu
tüzük hükümlerine göre uzman olanlar ile uzman tabip, tabip, diş tabibi ve eczacı unvanlı
personele” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 10.- (1) 31/12/1980 tarihli ve 2368 sayılı Sağlık Personelinin Tazminat ve
Çalışma Esaslarına Dair Kanun,
(2) 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunun 4 üncü maddesi,
yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- Sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri (hayvan sağlığı
hariç) sınıfında bir unvana sahip olup, daha önce Sağlık Bakanlığı kadrolarında çalışmakta
iken istifa suretiyle görevlerinden ayrılmış olanlardan tekrar Bakanlıktaki eski görevlerine
dönmek isteyenler, bu Kanunun yayımını takiben üç ay içinde başvurmaları halinde eski
görev yerlerine, bu yerlerde durumuna uygun kadro olmaması halinde ihtiyaç duyulan münhal
yerlere açıktan atama izni aranmaksızın atanırlar.
Yürürlük
MADDE 11.- (1) Bu Kanunun 5 inci, 8 inci, 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası ve
geçici 1 inci maddeleri yayımı tarihinde,
~ 5 ~
(2) Diğer maddeleri 01/1/2009 tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 12.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
~ 6 ~
GENEL GEREKÇE
Hükümetimiz her vatandaşımızın mümkün olan en yüksek standartlarda sağlık
hizmetinden yararlanabilmesini, temel haklar ve sosyal devlet anlayışının asli unsurlarından
birisi olarak kabul etmektedir. Çağdaş bilimin gereklerine uygun, etkin, verimli, kaliteli,
hakkaniyete uygun, yaygın ve kolay erişilebilir sağlık hizmetini, herkese, her yerde ve her
zaman sunabilmek amacı ile Sağlıkta Dönüşüm Programı hazırlanmış ve 2003 yılından
itibaren uygulanmaya başlanmıştır.
Diğer kamu görevlerinde olduğu gibi sağlık alanında da tam gün esasına göre çalışma
sistemini uygulamak, programın hedeflerinden birisi olarak benimsenmiştir. Ancak tam gün
esasına geçerken uygun altyapının oluşması için, Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında
yürürlüğe konulan bir takım değişimlerin tamamlanmasını beklemek gerekmiştir. Bu
kapsamda özellikle örgütlenme, hizmet sunumu ve personel politikalarında uygulamaya
konulan değişimleri zikretmek gerekir.
Kamu sektöründe hizmet sunan sağlık kurum ve kuruluşlarının Sağlık Bakanlığı
bünyesinde “tek çatı” altında toplanması ve bu kurumların vatandaşlar arasındaki ayrımlar
kaldırılarak tüm insanımıza açılması önemli bir adım olmuştur. “Her hekime bir oda” gibi
tamamlayıcı tedbirlerle vatandaşlarımızın sağlık kuruluşu ve hekim seçme hakkı büyük
ölçüde uygulanabilir hale gelmiş, aynı hekime kapasitesinin çok üzerinde hastanın müracaatı
önemli oranda azalmıştır. Sağlık ocaklarınca verilen hizmetlerin güçlendirilmesi ve aile
hekimliği uygulamasının yaygınlaşmaya başlamasıyla birinci basamak sağlık hizmetleri,
ücretsiz olarak tüm vatandaşların eşit şekilde ulaşabileceği yapıya kavuşturulmuştur. “Hizmet
alımları” gibi uygulamalarla vatandaşların tetkik ve tahlil işlemleri için haftalarca, hatta
aylarca beklemesi veya hizmete ulaşmak için cebinden ödeme yapmak zorunda kalmasının
büyük ölçüde önü kesilmiştir. “Ek ödeme” ve benzeri uygulamalarında katkısıyla sağlık
kurumlarında verimlilik artırılmış, hekim sayısında kayda değer artış olmamasına rağmen
muayene sayısı iki kat kadar artabilmiştir.
Ülkemizde sağlık insan kaynağı sayısındaki yetersizlik bilinmektedir. Buna ilaveten
dağılımdaki dengesizlik sebebiyle yaşanan sıkıntılar büyük ölçüde giderilmiştir. Bu amaçla
sözleşmeli personel istihdamı, devlet hizmet yükümlülüğü, vekil ebe-hemşire çalıştırılması
gibi yöntemlerle en ücra yurt köşelerinde dahi personel bulundurulması sağlanmıştır.
“Personel dağılım cetveli” hazırlanarak sağlık insan gücünün en verimli şekilde dağılımı
planlanmış, objektif kriterlere göre atama ve nakil sistemi kurularak uygulamaya istikrar
kazandırılmıştır.
Sağlıkta Dönüşüm Programının bir kısım bileşenleri olan bu uygulamalar aynı
zamanda tam gün esasına geçişin altyapısını da oluşturmuştur. Nitekim hekimlerde % 11
civarında olan tam gün çalışma oranı, bu düzenlemeler sonrası % 70’lere kadar çıkmıştır.
Kanuni zorunluluk bulunmamasına rağmen, hekimlerin büyük kısmının kendi tercihleri ile
tam gün çalışmayı seçmeleri, sistemin tam güne geçişe hazır olduğunun önemli göstergesidir.
Hekimlerin bir yandan kamu hizmeti sunarken, diğer yandan sundukları bu hizmetten
tam olarak soyutlanamayan özel mesleki faaliyette bulunma ayrıcalığı olarak
tanımlanabilecek kısmi zamanlı çalışma düzeninin sağlık alanına etkileri, tüm ülkelerde
tartışmalıdır. Kısmi zamanlı olarak kamu sağlık kurumları dışında sunulan hizmetler, kamuda
verilen sağlık hizmetinin yükünün paylaşılması yerine, bazen bu uygulamayı kamusal hizmete
erişim aracı haline getirebilmektedir. Kamu kurumundaki verimlilik azalması sonucunda,
hastanın bilinçli veya durumsal olarak özel sektöre yönlendirilmesi sorumluluk sahibi
hekimlerce asla tevessül edilmeyecek bir husus olmakla birlikte, kısmi zamanlı çalışma
sisteminin buna yol açabileceğini inkar etmek mümkün değildir.
~ 7 ~
Hekimle hastası arasında doğrudan para ilişkisi bulunması, hastalarımızın sağlık
hizmetine erişimini zorlaştırmakta, güven ilişkisini zedeleyebilmektedir. Bu, hekimlik
mesleğinin itibarı açısından da istenmeyen bir durumdur. Sistem kamu yararı ile birey yararı
arasında çıkar çatışmasına fırsat vermemeli, kamusal kaynaklarla oluşturulmuş olan
kadroların her halükarda kamu yararına hizmet eder hale getirilmesi güvence altına
alınmalıdır. Hastaların serbest çalışma ortamlarına yönlendirildiği kanaat ve iddialarını
bertaraf edecek, kamu hastanelerimize duyulan güvene ve hekimlerimizin saygınlığına gölge
düşmesine izin vermeyecek bir düzenleme gereği kaçınılmazdır.
Tabiatı itibariyle zor ve riskli bir mesleği üstlenmiş olan hekimlerin, yoğun ve stres
dolu bir günün yorgunluğundan sonra, başka bir mekanda çalışarak hastalarını görmesi, bütün
bunları takip eden tedavi ve kontrol sorumluluğunu üstlenmesi mesaisini ciddî bir şekilde
bölmektedir. Görev sorumluluğu son derece gelişmiş olan, aldıkları eğitim ve mesleğin doğası
gereği fedakârlıktan kaçınmayan hekimler, mesaiyi aksatmamak için azamî gayret gösterse
bile, bu durum hekimlerin görevine odaklanmasında sorunlara yol açabilmekte, zaman zaman
kamudaki mesainin aksaması sonucunu doğurmakta, tam verimlilik sağlanamamakta, hatta
böyle bir çalışma düzeni hasta güvenliği açısından da risk oluşturabilmektedir.
Ayrıca özelde çalışma serbestisinin kamuda tam zamanlı çalışan hekimlere de
yansımaları olabilmekte, bu personelin verimlilik ve motivasyonunu olumsuz
etkileyebilmektedir. Özel sektörde çalışma kimilerince “başarılı hekim” olmanın gereği olarak
sunulabilmekte, ilkeleri gereği veya herhangi bir nedenle sadece kamu sektöründe hizmet
veren hekimler çevrelerinde sorgulanabilmektedir. Hekimlerin bu tür tercih ile
karşılaşmadıkları, mesai açısından ve zihinsel olarak bölünmüşlük yaşamadıkları, hasta
memnuniyetini daha kolayca hedefleyebildikleri, emeklerini bir noktada
yoğunlaştırabilecekleri ortam oluşturulmak zorundadır.
Üniversite hastanelerinde öğretim üyelerinin özel muayenesi ise, serbest çalışma
uygulamasının kamu kurumu içine taşınmış hali gibidir. “Mesai dışı özel” adı altında yapılan
düzenleme, serbest çalışma düzeninin kamuda sürdürülmesi olarak nitelendirilebilir.
Öncelikle mesai dışı olan özel muayeneler zamanla mesai içine çekilmiştir. Bu uygulama ne
yazık ki bir kısım öğretim üyesini, özel olmayan vakalara poliklinik ve yataklı tedavi hizmeti
sunmaktan alıkoymuştur. Hatta zaman zaman poliklinik hizmetlerinin asistanlarca
yürütüldüğü görülmektedir. Bu durumun üniversitelerimizin eğitim görevini de olumsuz
etkileyebileceği bir gerçektir. Bu yapısına rağmen, “özel” tanımı içinde algılanan hizmet
karşılığının hekime yansıması sınırlı kalmakta ve çalışan memnuniyetine de beklenen katkıyı
genellikle yapamamaktadır. Bu uygulama, bir yandan asistan eğitimini ve hasta bakım
hizmetlerini olumsuz etkilerken, diğer yandan hizmet alanlar arasında ayırımcılığa yol
açmakta, hizmet sunanlarda ise yeterli memnuniyet sağlayamamaktadır. Kısmi zamanlı
çalışma düzeninin tüm sakıncaları bu çalışma biçimi için de geçerlidir. Bu tür uygulamalar
hastalara hakkaniyet içinde hekim seçme özgürlüğü tanımak yerine, başka bir seçenek
bırakılmaksızın cepten ödeme suretiyle hizmet alma sonucunu doğurabilmektedir.
Geri ödeme kuruluşları ile anlaşma yapmak suretiyle özel sektörün sağlık hizmeti
sunabilmesi; sağlık sisteminde oluşturduğu rekabet ortamı ile hizmet kalitesinin artmasını
sağlamakta, sağlık personelinin istihdam, vatandaşların ise sağlık kuruluşu ve hekim seçme
alanını genişletmektedir. Genel sağlık sigortasına geçişle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu
sağlık hizmetlerinin hemen hemen tek alıcısı konumuna gelecektir. Sosyal Güvenlik
Kurumunun özel sektörden de hizmet alması nedeniyle sağlık personeli için özel sektöre ait
sağlık kurum ve kuruluşları ciddî bir istihdam seçeneği haline gelmiştir. Bu nedenle, halen
kısmi zamanlı çalışmakta olan sağlık personelinin ve özellikle de hekimlerimizin kamu ya da
özel sektörde çalışmaları konusunda tercih kullanmaları mümkündür.
Ancak birçok ülke tecrübesi de göz önüne alınarak, sağlık hizmetlerinin piyasa
şartlarına terk edilemeyeceği gerçeği ihmal edilemez. Özel sağlık hizmetlerinin makul
~ 8 ~
büyüklükle sınırlanması, kamu sağlık hizmetlerinin ise ana hizmet sunucusu olarak yetenek
ve kapasitesinin korunması gerekmektedir. Tam gün çalışma sistemine geçerken kamu
sektöründe çalışmayı teşvik eden, verimliliği artıracak düzenlemelere de Taslak’ta yer
verilmiştir. Bu kapsamda; görev tazminatı ödenmesi, mesai dışı çalışma karşılığı ayrıca ek
ödeme verilmesi, 45 saat olan haftalık mesai süresinin 40 saate indirilmesi, nöbet ücretlerinin
yeniden tanzim edilerek artırılması, hekimlik mesleğinin icrası için vatandaşlık şartının
kaldırılması, üniversiteler ile devlet hastaneleri arasında karşılıklı çalışma imkanının
genişletilmesi ve kamu hizmetine geri dönüşün kolaylaştırılması konularında düzenlemeler
yapılmıştır.
Belirtilen çerçevede, kısmi zamanlı çalışma sisteminden tam gün çalışma sistemine
geçilmesiyle, kamu sağlık kuruluşlarında görev yapan hekimlerimizin tüm mesaisini çalıştığı
kuruma hasretmesi suretiyle, sağlık hizmetlerinin hakkaniyete, halkın ihtiyaç ve beklentilerine
uygun, verimli, kaliteli ve etkin şekilde sunulmasına katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.
~ 9 ~
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan
değişiklikle tüm sözleşmeli personelin ek ödemeden yararlanması sağlanmıştır. Böylece
geçici işçi iken sözleşmeli personel olanlar da ek ödemeden yararlanabileceklerdir.
Aynı maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle uygulama alanı artık
bulunmadığı için, kısmi zamanlı çalışan sağlık personelinin ek ödeme oranları ile ilgili
hükümler madde metninden çıkartılmıştır.
Ek ödeme oranlarına göre belirlenen tutarın tamamını mesai saatleri içinde hak eden
personelin mesai dışında çalışmalarını teşvik amacı ile, bu çalışmaları için tavan oranların
yüzde 50’sini aşmamak üzere ayrıca ek ödeme yapılması sağlanmaktadır.
İdarî sağlık müdür yardımcılarının ek ödeme oranı, hastane müdürleri ve eczacılarla,
profesör ve doçentlerinki ise klinik şefi ve şef yardımcıları ile eşitlenmektedir.
Sağlık kurum ve kuruluşlarında ihtiyaç duyulması halinde, ilgilinin ve kurumlarının
muvafakatiyle, üniversiteler ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevli sağlık hizmetleri
ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı personelin kısmî zamanlı olarak veya belirli vakalar ve
işler için görevlendirilmesi ve bunlara yaptıkları iş karşılığı döner sermayeden ödeme
yapılması öngörülmektedir.
MADDE 2- Tam gün çalışma sistemi ile hedeflenen amaçlara ulaşılabilmesi için,
2547 sayılı Kanuna göre üniversitelerde kısmi statüde görev yapan, 657 sayılı Kanunun 36 ncı
maddesinin (III) numaralı bendindeki sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında
(hayvan sağlığı hariç) sayılan meslek unvanlı profesör ve doçentlerin de gelir getirici şekilde
özel sektörde çalışmalarına müsaade edilmemesi gerekli görülmektedir. Bu amaçla, özel
mevzuatıyla belirlenen görevler ile araştırma-geliştirme faaliyetleri, seminer, konferans gibi
faaliyetler ve telif hakları hariç olmak üzere, bu personelin kamu kurum ve kuruluşları dışında
gelir getirici veya bir bedel karşılığı mesleğini icrası yasaklanmıştır.
MADDE 3- Üniversitelerde çalışıp da mesleğini serbest olarak icra edebilen tabip ve
uzman tabiplerin bu hak ve yetkisi, tasarının kanunlaşması halinde sona ereceğinden, 2547
sayılı Kanunda düzenleme yapılmaktadır.
Bu çerçevede ek ödeme oranları yeniden düzenlenmiş, sözleşmeli personel de
kapsama alınmış, tıp fakültelerinde ek ödeme dağılım esaslarının Maliye Bakanlığının uygun
görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmesi, ayrıca
ihtiyaç duyulması halinde kamu kurumlarında görevli sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık
hizmetleri sınıfı personelin kısmi zamanlı olarak veya belirli vakalar ve işler için
görevlendirilebilmesi ve bunlara da döner sermayeden ödeme yapılması öngörülmüştür.
Üniversite içinde özel çalışma uygulamasına son verilerek, 209 sayılı Kanundaki
düzenlemeye paralel şekilde, tavan tutarların tamamını hak eden personele, mesai dışında
çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak kanunî oranların yüzde 50’sini geçmeyecek
şekilde ayrıca ek ödeme yapılması sağlanmıştır.
MADDE 4- Ülkemizde, özel kanunlarına göre Türk Silahlı Kuvvetlerine ait sağlık
kurum ve kuruluşları da faaliyet göstermektedir. 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetler İç Hizmet
Kanununun 12 nci maddesinin (c) bendi, Silâhlı Kuvvetler sağlık hizmetlerinin yürütüldüğü
hastaneleri birer askerî kurum saymıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 19.04.1988 tarihli ve
E.1987/16-K.1988/8 sayılı Kararında da vurgulandığı gibi, Silâhlı Kuvvetler sağlık
hizmetlerinin ayrı bir kesim olarak ele alınması, silâhlı kuvvetlerin doğasının, yapısının gereği
~ 10 ~
ve askerî zorunlulukların sonucudur ve bu kurumlarda görev yapan sağlık personeli diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında görevli sağlık personelinden statü bakımından farklıdır. Aynı
zamanda askerî personel olduklarından, özlük haklarında yapılacak değişikliklerin diğer
sağlık personeli ile aynı düzlemde ele alınması uygun görülmemektedir.
Bu nedenle 926 sayılı Kanunda düzenleme yapılarak, askeri hekimlerin serbest
çalışma hakları korunmuştur.
MADDE 5- Bu madde ile ülkemizde yabancı uyruklu tabiplerin de çalışabilmeleri için
11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Ayrıca yabancı tıp fakültelerinden alınan diplomaların denklik
işlemlerinde Sağlık Bakanlığı’nın yetkileri kaldırılarak doğrudan Yükseköğretim Kuruluna
görev verilmektedir.
MADDE 6- 1219 sayılı Kanunun 12 inci maddesinin ikinci fıkrası hekimlerin özel
hastane veya diploması olması halinde eczane açabilmesini düzenlemektedir. Sözkonusu
Kanundan sonra yapılan düzenlemelerle uygulama kabiliyeti bulunmayan ikinci fıkra
yürürlükten kaldırılmış, üçüncü fıkra ise yeniden düzenlenmiştir.
Bu madde ile hekimlerin hastalarını gereği gibi takip edebilmeleri ve geri ödeme
kuruluşlarınca kullanılan kamu kaynaklarının yerinde harcanabilmesi için düzenleme
yapılmıştır. Bilindiği gibi hasta-hekim ilişkisi muayene ile tamamlanmamaktadır. Hekimlerin
düzenleme yapılmaksızın birden çok yerde mesleklerini icra etmeleri hasta takibi yönünden
risk oluşturabilmektedir. Diğer taraftan, kamu idareleri fiyatlar ve fark ücretini belirlemek
suretiyle özel sağlık kurum ve kuruluşları ile sözleşme yapmaktadır. Bir hekimin sözleşmesi
bulunan ve sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşlarında aynı anda çalışması,
kamuda kısmi zamanlı çalışmanın sakıncalarını özel sektöre taşıyacak, kamu kaynaklarının
özel sektörün çıkarları doğrultusunda kanalize edilmesi söz konusu olabilecektir. Bunlarla
birlikte, anestezi uzmanlığı gibi bazı branşlar ile konsültasyon hizmetleri gibi konularda,
hekim kaynağının en verimli şekilde istihdamını sağlamak amacı ile birden fazla sağlık
kurum ve kuruluşunda çalışmaya izin verilmelidir. İstismarı önlemek için aynı konumda olan
sağlık kurum ve kuruluşlarında olmak şartıyla, birden fazla yerde çalışmaya ilişkin ayrıntılı
düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu görev ve yetki Sağlık Bakanlığına verilmektedir.
MADDE 7- Bu madde ile; iyonlaştırıcı radyasyona maruz olarak çalışan personelin
çalışma süresi diğer kamu görevlileri gibi 40 saat olarak düzenlenmektedir. Bununla birlikte,
iyonizan radyasyonla çalışmanın sağlık açısından taşıdığı özel önem dikkate alınarak, maruz
kalınan radyasyon dozu takip edilecektir. Çalışma süresi içinde doz limitlerinin aşılmaması
için alınması gereken tedbirler ile aşıldığı takdirde izinle geçirilecek süreler ve alınacak diğer
tedbirler yönetmelikle belirlenecektir.
MADDE 8- Madde ile nöbet ücretleri iki kat artırılarak yeniden düzenlenmektedir.
Mevcut hükümde sadece 25’den fazla yatağı bulunan yataklı tedavi kurumları ile sınırlı olarak
ödenen nöbet ücretinin mesai saatleri dışında sağlık hizmeti sunan tüm sağlık kurum ve
kuruluşlarına teşmil edilmesi amaçlanmaktadır.
Yine, sağlık kurum ve kuruluşlarında salt sağlık personeli nöbet tutmamaktadır. Bunun
yanında, diğer hizmet sınıflarındaki personel de nöbete kalmaktadır. Bu personelin
mağduriyetini gidermek amacıyla, nöbet ücreti ödenmesine imkan tanınmaktadır.
Diğer taraftan nöbet ücreti ödenebilmesi için nöbet süresinin kesintisiz 8 saat sürmesi
hükmü 4 saate indirilmekte, aylık 80 saatten fazlası için ödeme yapılamaması hükmü
kaldırılmaktadır. İcap nöbetinde uygulanan normal nöbet ücretinin % 30’u oranı ise, %
50’ye çıkartılmaktadır.

Konular