KENDİNİZİ FARK EDİN

KENDİNİZİ FARK EDİN
“Sadece farkında olduğun oranda canlısın. Yaşamla ölüm arasındaki ayırım farkındalıktır”
OSHO
“Kendini bil”
Sokrates
Merhaba,
Bu yazıyı okumaya başladıysanız, ilk adımı atmışsınız demektir. Şimdi sizi kendinizi tanımaya, anlamaya, fark etmeye davet ediyorum. Arkanıza yaslanıp gözlerinizi kapatarak, hayatınızın film şeridinin geçmesine izin verin. Özellikle sevinçli, üzüntülü, öfkeli, mutlu olduğunuz anların bir adım öncesine dikkat edin. Nedir sizde bu duyguları tetikleyen durumlar..ne olduğunda hangi düğmeye basıldığında hangi sonuç ortaya çıkıyor. Daha da önemlisi bütün bunlar olurken farkında mısınız. Bu duruma ne kadar müdahale edebiliyorsunuz. Bunun için davranışlarımızın nasıl oluştuğunu ve bu davranışların bizim yaşantımıza ne kattığını, ne alıp götürdüğünü fark ediyor muyuz.
Yaşadığımız her an davranışlar üretiyoruz. Bu üretimin hammaddesi içinde düşünce ve duyguların büyük bir payı var. Çok basit bir matematik formülünü hatırlayacak olursak; x + y = z şeklindeydi. Burada x ve y deki her türlü değişiklik sonucu etkileyecektir. Bu formülü hayatımıza uygulayacak olursak; düşüce + duygu = davranış şeklinde varsayabiliriz. Düşünce ve duygudaki her tür farklılık davranış üzerinde bir değişikliğe neden olacaktır. Doğanın dengesinde şu anlayış geçerli değil midir…”Bir şey değişir her şey değişir.” Demek ki davranışımızı değiştirmek için, o davranışa neden olan olguları değiştirmemiz gerekiyor. Bütün bunların olabilmesi için kendi içimizde bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor.
Oturup bir düşünelim bakalım, neden böyle düşünüyoruz, neden bu duygulara sahibiz. Bunu bulmak, göründüğü kadar kolay olmayabilir. İnsanların kendilerini doğru değerlendirmeleri konusunda karşılaşılan engeller şöyle sıralanabilir:
- Paradigmalar,
- Ego
- Alışkanlıklar
Paradigmalar: Stephan Covey in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2
kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve
oğlumu küçümsüyorlar diyerek de çok üzülmüş. Yemek molasında oğluna,
içimden şunların kafasına çantamı indirmek geliyor, demiş. Oğlu, anne o adam
Finlandiya’lı, burada simultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına
oturttuk, demiş.
Hayata, olaylara tek perspektif den bakarız. Bu bakış açımız yıllar boyunca kendiliğinden şekillenir. Çocukluğumuzdan itibaren ailemiz, eğitimimiz, çevremiz paradigmalarımızın oluşmasında büyük rol alır. Hayat karşısında bir duruş, algılama, değerlendirme sistematiği kazanırız. Bir bakış açısı kazanırız. İşte burada önemli olan ve sorun yaratan şeyin, hayatın her departmanına sürekli olarak tek bakış açısı ile bakmaktır. Oysa hayata tek açıdan değil de daha fazla açıdan bakabilmeliyiz. Belki de 360 derecelik bir bakış açısı kazanmalıyız.
İşte size farklı bakış açıları: Bu sözlerin hangisi doğru acaba…
 DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR.
TAŞIMA SUYLA DEĞİRMEN DÖNMEZ.
 EĞRİ OTUR DOĞRU SÖYLE
DOĞRU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVARLAR.
 TATLI DİL YILANI DELİĞİNDEN ÇIKARIR
LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ.
 ÖFKE BALDAN TATLIDIR.
ÖFKE İLE KALKAN ZARARLA OTURUR
Elbette her ikisi de doğru, hayata tek pencereden bakamayız. Her durumun kendine özgü bir gerçekliği vardır. Bir taraftan baktığın da gördüklerinle, diğer taraftan gördüklerin aynı olmayabilir.
Ego: Yani ben..Eğer bütün eylemlerimizi, düşüncelerimizi ben için seferber edersek, çevre ile uyumu artıralım derken dengeyi bozma noktasına gelebiliriz. Dış dünya ile ben arasında uyum bozulunca, savunma mekanizması devreye girer. Savunma mekanizmaları içimizdeki gerçekliği görmeyi ve onları kabul etme erdemliğini engeller. Özellikle karşılaştığımız eksikliklerimizi, yanlışları kabul etmemizi, kendimizi olduğu gibi görmemizi engeller. Kendimizi doğru tanımlama konusunda bir engel teşkil eder..
Alışkanlıklar: Artık otomatik pilota bağlanmışızdır. Sürekli değişen koşullar, ortam, çevre karşısında sürekli aynı düşünce ve yaklaşımlar içinde oluruz. Hayat artık rutine binmiştir. Sürekli aynı yemekler, aynı tarz eğlenceler, vs. artık her şey tek düzedir. Oysa yeni bakış açıları, yeni yöntemler, yeni çözümler bulmak artık kaçınılmaz bir hal almıştır. Kendimizi doğru değerlendirme açısından alışkanlıklarımız büyük engel oluşturur. Uyanın şöyle bir sarsın kendinizi; neler değişti, düşünce sistemim hep aynı şekilde mi çalışıyor. Bilinç altına farklı mesajlar gönderebiliyor muyum. Yaşamımı kontrol altına alan bilinç altımı ben kontrol edebiliyor muyum..
Hayatımıza yön verebilmek, istediğimiz davranışlarımızı sergileyebilmek için; öncelikle kendimizi doğru değerlendirmemiz kaçınılmazdır. Bu anlamda yukarıda bahsettiğimiz ego, paradigma ve alışkanlıkların; kendinizi doğru değerlendirmenize engel olmasına izin vermeyin.
Yolunuz açık olsun…………