Yeni bir yıla girerken genelde hepimiz yılbaşı gecesi yeni hedefler koyarız. Yılbaşı yeniliklere ulaşabilme ümidinin zirve yaptığı bir gecedir. Yeni bir yıla giriş duygusu, yeni başlangıçların, yeni bir geleceğin olabileceğini çağrıştırması konusunda en iyimser olduğumuz bir zaman dilimidir.
İşte yine öyle bir zamana gelmiş bulunuyoruz. Böyle bir dönemde belki de bir çoğumuz için geleceğe yönelik yenilik ümidimizin büyük bölümünü iş hayatı oluşturmaktadır. Yeni bir iş yeni bir iş yeri… Bu çok doğal ve de normal… Ancak bu sadece yılbaşı gecelerine has metotlarla sadece istenmekle kalmamalıdır… ve bu istek sadece o anda biraz keyif, biraz eğlence ve birazda hüzünle karışık duyguların bir arada olduğu ruh halinin kelimelere dökülmesi boyutunda kalmamalıdır.
Adamın biri her gün tanrıya yalvarıyormuş… tanrım para para diye… tanrı bu yakarışa dayanamayıp bu dileği yerine getirmeye karar vermiş. Çağırmış meleklerini bu yönde talimatını vermiş. Fakat tanrı birkaç gün sonra birde ne görsün aynı adam yine ısrarla para istiyormuş. Tanrı hemen meleklerini çağırmış ve neden bu adama para vermediklerini sormuş. Melekler hemen cevap vermiş; “Yüce tanrım biz ne zamandır para vermek üzere takip edip bir fırsat, ortam yaratmasını bekliyoruz. Ama malasef adam ne piyango bileti alıyor, ne toto, ne loto, nede at yarışı oynamaktadır. Bunlardan birini yapsa hemen para vereceğiz” demişler. İşte görüldüğü havadan para gelmesi için bile bir şeyler yapmak ve onun yolunu açmak gerekiyor. Ne dualarla nede sadece yılbaşlarında sadece istemekle ve de bu uğurda hiçbir şey yapmadan istediğimiz hiçbir şeye sahip olamayız.
İsteklerimiz hedefimiz olmalıdır. Zaten yaşamsal başarıyı getiren önemli unsurlardan birinin duygusal zekanın alt başlıklarından başarı odaklılık olduğunu biliyoruz. Başarı odaklılık çok kısaca yaşamın her yönü ve her dönemi için ilk etapta; miktar olarak küçük, orta ve büyüklükle birlikte; zaman olarak ta kısa, orta ve uzun vadeyi kapsar. İkinci olarak ise hedefe giden süreçte her ne olursa olsun her tür olumsuzluğa karşı direnebilmektir. Unutmamalıyız ki maç doksan dakika ve ilk dakikalarda yediğimiz gol bizim motivasyonumuzu bozmamalıdır. Bu çerçevede bizler hedeflerimizi seçerken o hedefin potansiyelimize, eğitimimize, kültürümüze, ilgimize uygunluğunu mutlaka test etmeliyiz. Hedef koymak restoranda yemek, mağazada kıyafet seçmeye benzemez. Seçeceğiniz hedef size özgü, sizi anlatan bir tarzda olmalıdır. Yani Malatya da portakal, Antalya da kaysı yetiştirmek gibi bir hedef koymamalıyız… Bu anlamda bilgi çağında yaşadığımızı bilerek hedefle ilgili her tür bilgiyi önceden araştırmalı ve her detay hakkında bilgi sahibi olmalıyız. Hedefimiz ulaşılabilir gerçekçi olmalıdır. Toplam yıllık gelirimizin 10 olduğu bir durumda bir yıl içinde bedeli 50 olan bir hedef koymak yanlış olacaktır. Hedefimize ulaşabilme zamanını belirlemeliyiz. Kaç ay, yıl sonra tahmini hangi tarihte ulaşmış olmalıyız. Hedefimizi ölçülebilir kılmalıyız. Yani ne olduğunda ona ulaşmış olacağız. Vee her bir hedefin yada isteğin önceden göremeyeceğimiz bir bedeli olacaktır. Bunu görebilip uygun tedbirler alıp almadığımızı kontrol etmeliyiz.
Muhtemelen bu satırları okuduğunuzda daha yılbaşı gecesine gelmemiş olacaksınız. Bu yıl bir değişiklik yapıp o gece için önceden yapacağınız hazırlık listesine ekleyeceğiniz, şimdiden o gece kullanmak üzere bir hedefiniz olsun. Kadeh kaldırdığınızda o biraz hüzünlü, neşeli, mutlu, geleceğe dair iyi ümitler besleyen ruh halinizin kaderine bırakmayın hedefinizi… Bir adım atın hedefinizi belirlemeyi hedefleyin…
Yolunuz açık olsun…
Aziz Serçe
Eğitimci ve Koç
0532 5156487
azizserce@vizyondanismanlik.com